11 Ocak 2010 Pazartesi

Geçiş üstünlüğü kime ait?


İlk fark ettiğimden bu yana kendi kendime kızmakla yetiniyordum; ama tanık olduğum son olay, iyice huzursuzlanmama sebep oldu. Eminim İstanbul’da tramvay hattıyla bir şekilde yolu kesişen birçok kişi fark etmiştir; tramvaylar, kırmızı ışıkları yeşile çevirebiliyor. Elbette vatmanlar bunu ellerindeki sihirli değnekleriyle yapmıyorlar, trafik ışıklarıyla aynı elektrik hattına dahil olan tramvayların bunu gerçekleştirebilmesi çok zor değil.
 

Ulaşımın enikonu çekilmez olduğu şu günlerde, bir an önce eve gitmek isterken, kırmızı ışık tam yeşile dönmek üzereyken, bir tramvayın geçişiyle ümitlerimin suya düşmesi pek hoş olmuyor. Ama söz konusu olan bir insan hayatıysa, benim bu düş kırıklığım devede kulak kalır. Eve ulaşabilmek için, tramvay raylarının kestiği bir yolu geçmek zorundayım her gün. Çok sık başıma geldiğini de not ederek, bu durumla her karşılaştığımda tramvaya şöyle okkalı bir tekme savurmak, kızgınlığımı vatmana bir şekilde göstermek istiyorum, ama olmuyor. (Kızgınım, çünkü tramvaylar boşken de bu ayrıcalığı kullanıyorlar.)

Geçen gün, benim gibi o yolu geçmek zorunda kalan ve acı acı öten sirenlerinden anladığım kadarıyla acilen hastaneye ulaşmaya çalışan bir ambulans art arda, karşılıklı geçen iki tramvay yüzünden normalde hiç beklememesi gereken bir süre boyunca olduğu yerden kıpırdayamadı. Elbette vatmanlar durumu fark edebilseydi böyle bir duruma sebebiyet vermezlerdi, ama dediğim gibi, vatmanlar bunu tramvay boşken de yapıyorlar.

Doğası gereği raylı sistemler, trafik sıkışıklığından etkilenmemeli. Hat kesintisiz olmalı. Çünkü raylı sistemlere tabi toplu taşıma araçlarının katı bir plan çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Aslında tramvaylar için böyle bir zorunluluk yok, ancak örneğin, İstanbul’daki Tünel ya da yakın zaman önce faaliyete geçen füniküler sistemi ele alalım… Ufak bir aksamanın, yalnızca belirli bir bölgede ikiye ayrılan hatta bir felakete yol açması işten bile değil. 


Buradan çeşitli fikirler üretmek mümkün: Geliştirilecek bir düzenekle bu serbestinin, imtiyazın ambulanslara ya da itfaiye araçlarına da sağlanması... Ambulanslara ya da itfaiye araçlarına trafik ışıklarını değiştirebilme, yani yollarını açabilme şansı (gerekliliği) verilmesi... Ama sonrası, aklıma başka düşünceleri de getiriyor. Örneğin, bu ayrıcalığın “makam” arabalarına da sağlanması gibi. Ya da, yıllardır sigara paketlerindeki alüminyum kâğıtlarla, dikiz aynalarına astıkları CD’lerle hız radarlarına savaş açan Şark kurnazlarına yeni bir keşif alanı açılacağı düşüncesi hücum etti aklıma.

Bu Pollyannavari düşüncelerimden caydım bile.  Huzursuzca, sağ ayağımı ritmik bir şekilde yere vurarak tramvayın geçişini bekliyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder